HAYATIN TATLARI VE HAYATIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Her insanın gönlünde bir heves vardır, her insanın gönlünden yapmak istediği şeyler geçer. Çocukken uçurtma uçurmak hevesi kimde yoktur ki? Daha sonra o uçurtmayı yapmak kimin gönlünden geçmez? Genç yaşlarda araba sevdası sarar insanı. Bir marka, bir model ve renkte araba herkesin gönlünde yer eder. Bunu çeşitlendirmek mümkündür. Müzik icra etmek, iyi bir futbolcu olmak, seyahat etmek, müze gezmek, kitap okumak film seyretmek gibi.. Kiminin hevesi bisiklet akrobatı olmak, kiminin hevesi ip cambazı olmak yönündedir. Boşuna denmemiştir; “her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.” Çünkü her insanın kendine göre elde etmek, ulaşmak istediği sıradan veya sıra dışı yüksek bir amacı bulunur.
Sıradan ya da sıra dışı biçimde bir veya birden çok konuda okul öncesi edinilen amaç; aile ve toplum kültürüyle edinilir. Alınan eğitim bu amacı geliştirir, yeni ve yüksek amaçlar edinmeye sebep olur. Bazen bu yeni bir arkadaşla, yeni bir çevreyle kazanılır. Genellikle alışkanlıklar aile içinden gelir. Babası hafta sonları balık avına çıkan çocukta olta takımını tanır, babası gibi olta takımına sahip olmak ister. Kara avcılığını sevenlerin ateşli silahlar kadar önemli tuttuğu köpek sevgisi, köpek bakıcılık ve eğitmenliği avcıların çocuklarına da geçebilir. Bunun tersi de mümkündür. Anne ve babanın ilgi gösterdiği hiçbir şeye ilgi duymayan çocuklar olmaz mı, olur tabii. Anne-babanın heveslerinin tersine başka konulara ilgi duyan, heves eden çocuklar da görürsünüz.
Bir çocukta (sigara içmek, alkol ve uyuşturucu kullanmak, kumar oynamak gibi) kötü alışkanlıklar dışında, herhangi bir konuda eğilim görülürse, hoşa gidilmese bile karşı çıkılmaması, doğrudan doğruya engel olunmaması şarttır. Bazı hevesler geçici olabilir. Bazı heveslerde yaşla ilgilidir, zamanla unutulur gider. Bazı heveslerse iş ortamının imkânlarıyla sınırlı kalarak biter. Bazı heveslerde hayat kargaşası içinde unutulur gider. Bunlar göz önünde bulundurularak çocuğa yön vermekte yarar vardır. Siz çocuğunuzu nasıl eğitir ve zevk sahibi olmasını sağlarsanız, o da gelecek kuşaklara sizlerden kazandığı alışkanlıklarla aynı biçimde davranarak taşıyacaktır.
Bu konuda; ilk baskıları sıralamasıyla
1954 “Yılanların Öcü”,
1961 “Irazcanın Dirliği” ve “Onuncu Köy”,
1967 “Amerikan Sargısı”,
1970 “Tırpan”,
1973 “Köygöçüren”,
1975 “Keklik” ve
1977 “Kara Ahmet Destanı” kitaplarının ünlü yazarı ve benimde “Yılanların Öcü” ile “Irazcanın Dirliği” kitaplarını okuduğum Fakir Baykurt’un bir anısı konumuzu özetlemiş olacaktır.
...
Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturur. Annesi evladının bu isteğini geri çeviremez.
Oğlunun elinden tutup kahvehanenin yolunu tutar... Kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp “Bir bardak çay getir benim oğlana” der.
Çay geldikten sonra o anki heyecan ile çayın nasıl içileceğini bilemeyen Fakir Baykurt sıcak çaydan büyük bir yudum aldıktan sonra ağzı yanınca bardağı birden yere fırlatır.
Çay bardağı toprağa düştüğü için kırılmasa da Fakir Baykurt annesinin ona tokat atacağını düşünür. Fakat öyle olmaz. Annesi Topal Hüseyin’i çağırıp bir çay daha getirmesini ister.
Baykurt. ikinci çayı bu kez üfleyerek içer. Yıllarca annesine o gün niye kendisine tokat atmadığını sorsa da annesi bu soruyu hep cevapsız bırakır…
Fakir Baykurt’un annesi bu sorunun cevabını yıllar sonra oğlunun öğretmenlik yaptığı köy okulunda verir. Annesi Elif Baykurt’un dersine girdiği o günü ise şu sözlerle anlatır Fakir Baykurt:
Sınıfta estim, gürledim!. Ders bitince dışarıda anneme sordum: Anacığım beğendin mi öğretmenliğimi?”
Annem ise “Eh, işte fena değil” dedi. “Müfettişler geliyor; iyi veriyor, pekiyi veriyor. Sen de fena değil diyorsun, nasıl olur böyle?” diye sordum.
Fakir Baykurt’un annesi ise herkese ders olması gereken şu sözleri söyler: “Yıllarca sordun, durdun. Şimdi söylüyorum, aç kulağını dinle!
Ben sana çay döktüğün gün kızsaydım, içindeki aslan küserdi. Dövseydim, o aslan ölürdü! Böyle öğretmen falan olamazdın. İşte, sen de benim yaptığımı yap, sakin ol.
Dayak atıp bu çocukların içlerindeki aslanı sakın öldürme...
Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.