Malumunuz, insanlığın var oluşundan beri onunla birlikte var olan, eksikliğinin ve başka şeylere tercih edildiğinde, yıkıcılığını her dönemde gösteren tüm ulusların ayakta durmasını sağlayan ve varlıklarını sürdüren en yegâne motto eğitimdir.
Eğitim, tüm dünya ülkelerinde ne olursa olsun, yeri geldiğinde tüm kesimlerin sahip çıkması gereken, o ülkenin büyüdüğünde mükemmel işler yapacak şımarık çocuğu olmalıdır.
Sosyal medyada gezinirken çocuklarımızın ve gençlerimizin hayalimdeki okul şeklinde paylaştıkları içerikler hem gülümsetti hem ilgimi çekti, farkında değiller ama temelde çok büyük bir problemden bahsediliyor aslında. Gerçekte eğitim nedir, eğitimin adayları nasıl olmalıdır ile aslında nasıl bir okul hayatı var arasındaki muazzam farkı resmetmişler.
Beden Eğitimi Hocası; Dwayne Johnson, Fen Bilimleri Hocası; Aziz Sancar, Ekonomi ve Yönetim Hocası; Özgür Demirtaş, Müzik Öğretmeni; Beethoven, Matematik Öğretmeni: Cahit Arf, Bilgisayar Hocası; Bill Gates şeklinde ortaya hayallerindeki okulu ütopik bir şekilde tasvir etmişler tabi…
Ben de onlardan esinlenerek hayalimdeki okulu paylaşmak istedim hem de çok mümkün bu okulu inşa etmek.
Bir kere okul dediğimiz yer, öğrencinin zihnini korkutan, haftanın son zili çalar çalmaz koşarak terk edilecek bir yer değildir. Bir defa cezaevi modeli olan sınıflar yerine, sosyal ve açık sınıfların olduğu fiziksel ortamlar olacak ve şu ilkelleşmiş, öğrencinin otonomisine zarar veren ziller kaldırılacak. O ne öyle yahu zil çaldı sınıfa gir, zil çaldı sınıftan çık…
40 dakika ders anlat, öğrenciye stres yaratacak iki soru sor, ödev ver sonra ödevi kontrol et… Bu tekrarın henüz bir faydasını görmüş değilim, raf ömrü bitmiş bir uygulama olan bu yöntem artık olmayacak.
Dedikten sonra…
Her dersin kendisine ait bir sınıfı olmalı, sınıflar fiziksel ve teknolojik olarak tam donanımlı olmalı. Her öğrenci kendi öğrenme tarzının olduğu sınıflara yerleştirilmeli, vadesi dolmuş deneme soruları ile değil. İster sessizce çalışsın ister bireysel. Gürültü mü yapması gerekiyor evet yapsın, iş birliği mi gerekiyor yoksa bireysellik mi, ne gerekiyorsa onu yapsın öğrenci. Durağan bir şekilde olan biteni mi izlemek istiyor tamam izlesin! Yoksa aktif olarak bir şeyler mi inşa ediyor? Hay hay hepsi olsun, mümkün mü kesinlikle evet.
Yapacağı her şeyde öğretmene soru sormasın, hata yapsın gerekiyorsa kırsın döksün hiç önemli değil. Yeter ki, öğrencilere rehberlik edecek yönetici, müdür ve öğretmenlerin eğitimin nasıl olması gerektiğine dair bir vizyonları olsun.
Sosyal ve Fiziksel beceriyi artıracak; eleştirel düşünme, dijital okur-yazarlık, doğa ve çevre bilinci, toplumsal etik ve ortak ahlak gibi derslerin yer aldığı eğitim plan ve programları olmalı.
Bu önce bireyin kalitesini artırır ve haliyle toplumun kalitesi artmaya başlar. Hala yüz yıl öncesinin eğitim anlayışını Z kuşağına aşılamanın, bu kuşak üzerinde hiçbir faydasının olmadığını ve olmayacağının altını çiziyorum.
“Çocukların çoğunun bu kadar zeki, büyüklerin çoğunun bu kadar aptal olması, eğitimcilerin kabahati olsa gerek.” Yazar Alexandre Dumas.
Yazarın yapmış olduğu bu tartışılabilir gözlem ile hayalin seyrini şimdi de hayal ettiğim okulun öğretmenlerine çevirmek istiyorum. Eğitimin kalitesi başta belirlenen vizyon ve bu vizyonun peşinden giderek artırılır. Eğitimin kalitesi yöneticiler, müdürler veliler ve pek tabii öğretmenlerin kendisindedir.
Öz denetim şart!
Okul aile birliğinin vizyonu, görevi ve yaptırımları önemli!
Yönetici ve idarecilerin yüksek lisans veya doktora dereceli olması şart!
Aylık geri bildirim raporlarının olması şart!
Öğretmenin; Kaliteli bir eğitim görmesi, stajyer olma sürecinin zorunluluğu, yüksek lisans derecesi zorunluluğu olmalıdır.
Peki işe alım sürecinde, görev veya statü tanımlamada nasıl kriterler olmalı;
Okul Müdürleri; Eğitim Yönetimi mezunu veya eğitim yönetimi alanında yüksek lisans mezunu olma.
Öğretmenler; Eğitim alanında yüksek lisans mezunu olmak ya da belirtilen süreç içerisinde görevde iken yüksek lisans eğitimini tamamlama.
Personel; Hizmet için verilen ya da yapılan eğitimlerden başarılı olma.
Öğrencilerden, yüksek bir çalışma performansı onlarca ders, ödev sorumluluğunu yüzde yüz başarı ile bekleyen kişiler bunu ne kadar mümkün görüyorsa, aynı hatta daha fazla performansı kendilerinden bekliyoruz.
Bu bağlamda; öğretmenlerden üstün performans ve başarı bekleyen kişiler öncelikle bir nesli vicdani olarak yetiştirme zorunluluğunda olan öğretmenlere kendilerini geliştirmeye devam etmeleri için çer çöp işleri yaptırmaktansa, onlara fırsat ve motivasyon versinler.
Rastlantısal olarak elde edilen başarının akıbeti yoktur.
Hayalimdeki okula bir gün kavuşmak dileği ile,
Sağlıkla kalın, evde kalın…
Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.