HAYATIN TATLARI VE HAYATIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

BATAKLIKTAN ÇİÇEKLER ÜLKESİNE EK

İki bölümlük “Bayramda Çalışırız Bayramlar İçin” adlı dizi yazısıyla batan bir imparatorluğun ardından kendi küllerinden yeniden doğan ülkemizi, beş bölümlük “Bataklıktan Çiçekler Ülkesine Çalışma” adlı dizi yazısıyla yoktan var olan Finlandiya’nın ortak hikâyesini anlatmaktı amacım. Bu ek yazıyla da bugünkü Finlandiya’nın tarihten gelme alışkanlığıyla sürdürdüğü özelliklerini, bireylerin davranışlarını konu edineceğim.

Finlandiyada yaşam standartları oldukça yüksek olmasına rağmen halk tutumlu davranmaktadır. Yoksul insana rastlamak son derece zor. Alkol ve uyuşturucu batağında olmayan biri çok rahat bir yaşam sürer. Zorda kalan biri devletten barınma veya geçinme yardımı alabilir. Bu imkânları da olan insanların kimseye muhtaç olmadan yaşaması sağlanmıştır.

Yinede halkın gıdadan tutunda her türlü eşyaya kadar israftan uzak durduğu dikkatlerden kaçmaz. Çağımızın tüketim çılgınlığına en az tutulan halkı herhalde Finlilerdir. Gerekmedikçe almış olmak için alış veriş yapmazlar. İhtiyaçları bitmiş ama ellerinde kalmış şeyleri ya ihtiyacı olana verirler, yada ikinci el mağazalarında veya günümüzde yaygın alış veriş biçimi olan internetten satışa sunarlar.

Varlıklı olsalar bile çocuklu aileler, çocuklarını ikinci el mağazalarından aldıkları giysilerle giydirirler. Bir yıl sonra kullanılır durumdaki o giysileri satıp gene ikinci el kıyafet almaya yönelirler. Hiç bir şey almasalar da ikinci el pazarlarında, bitpazarlarında dolaştıklarını görürsünüz. Çünkü bu pazarlarda dolaşmayı çok severler. Fincede “kirppu” bit, “tori” pazar anlamına gelen bu iki kelimenin bileşimi “kripputori”den, yani bitpazarından giyinmek kimseyi rahatsız etmez. Hatta sınırsız tüketim çılgınlığından kaçınabilen, entellektüel düzeyinizi belirleyen bir tutum olarak görülür bu alış veriş biçimi. Öte yandan bu yolla alçak gönüllülükte sağlanmış olur.

Gösterişli araba kullanmak, gösterişli eşya almak toplumda hoş karşılanmaz. Bizde bunun tersidir biliyorsunuz. Dairenin en lüksü, en büyüğü ve çok odalısı tek çocuklu olsalar bile bizim ailelerimizin rüyasıdır. Tripleks ev alanlardan çocuklarının yüzünü görmediklerini söyleyenler vardır. Bu israf türünü anmak bile bizi anlatmaya yeter sanırım.

Finlandiya’ya dönelim.

Soğuk iklim yüzünden zaten pek gösterişli kıyafet almazlar. Bu tür kıyafetten ziyade bedeni ısıtan, üşütmeyen kıyafetleri tercih ederler. Kıyafetlerin rahat olanı en önemli seçim sebebidir. Artık bizde hiç görülmeyen naylon terlikle yazın Fin halkının gezdiğini görürsünüz. Naylon terlikle plaja da giderler, alış verişe de. Gene naylon terlikle tiyatroya gidenleri gördüğünüzde sakın şaşırmayın. Öğretmenler bile derse bu terliklerle girerler, Canları isterse terlikleri çıkarıp yalınayak ders verebilirler; o kadar rahattırlar.

O terlikten sıkıldıkları zaman çöpe atmaz, internetten 1 euroya satışa koyarlar. Bu cimriliklerinden değil, atıklarla çöp dağlarının oluşmasını önlemiş, hem doğayı korumuş, hemde terliğin ihtiyacı olana gitmesiyle daha uzun kullanılmasını sağlamış olurlar. Artık kullanılmayacak durumda olanları geri dönüşümlere verirler. Ordanda güdülen amaç maddenin yok olmasını önleyerek yeniden üretilmesi ve tekrar tekrar kulanılmasıdır.

Bir Finli bilim adamına neden eski gömlekler giydiği sorulsa alınacak cevap daha ömrü bitmemiş bir gömlek olduğu içindir.

Kimin ne dediği ne yaptığı belki pek önemli değildir. Ama kimin huzurlu ve rahat bir yaşam sürdüğü konusu önemlidir. Bunun için yaşadığımız dünyaya saygı duyarak, saygılı davranarak yaşamalıyız. Satın almak çılgınlık seviyesine ulaştığında araçlara, eşyaya tapınma, başka bir deyişle eşyaya esaret başlamış demektir. Olgunluk çok alış verişle biter, çocukluk dönemine geri dönüş başlar. Her alış veriş yeni çöp üretmek anlamını taşır. Ne kadar az çöp üretiyorsak o kadar uygarız demektir. Finliler bunu başarmış bir milletir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Aydın Göle - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Reyhan Karagöz Çetin - Eşyanın tabiatına saygı duymak. Doğayı korumak. Aslında onları korurken farkında olmadan kendimizi korumak. Duyarlılılığımızı artıracak bu yazı için teşekkürler Aydın Göle beyefendi.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 03 Şubat 14:04