HAYATIN TATLARI VE HAYATIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

CÜCE ŞUBAT, KAZMA KÜREK YAKTIRAN MART

Cüce ay Şubat’ı devirmek üzereyiz. Bu satırları Mart penceresinden bakarak yazıyorum. İçinizde yavaş yavaş bahar kıpırtıları başlayacak, ağaçlarla birlikte. Her gün başka bir tomurcuklanma göreceğiz ağaçlarda, çiçeklerde. Yavaş yavaş doğa kış uykusundan uyanacak artık. Yemyeşil bir bahara hazır olun, bu yıl ülkemizin tamamı iyi yağış aldı çünkü. Miladi takvim Ocak ayıyla başlıyor ama kış aralık ayıyla başlamıştı zaten. Şubat kış ayının son ayıdır, yılınsa ikinci ayı. Bundan sonra soğuklar olmaz mı? Olmaz denilirse martın koca karı soğuklarını sorarlar adama. Kar bile yağabilir, hatta beyazlatabilir her yanı fakat ömrü uzun olmaz. Hıdrelleze kadar her şeyi bekleyin havadan. Yalnız bahar baharlığından vaz geçmez.

Şubatın cüceliği baharın bir an önce gelme acelesinden midir? Hayır elbette. Onun hikâyesi başka.

Biz Türkler çok çeşitli takvim kullanmışız. İlki 12 hayvan sembollü Türk takvimi. En eski Türk takvimidir. Bu takvimde Güneş Yılı esas alınmıştır. 12 Hayvanlı takvimde her sene bir hayvan ismiyle anılır. İkincisi hicri takvimdir. Hicri takvimde Ay Yılı esas alınır. Başlangıcı Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicreti (göçü) olan 622 yılı esas alınır. Üçüncüsü Büyük Selçuklular tarafından hazırlanan Celali takvimi. Melikşah’ın hazırlattığı takvimde Güneş Yılı esas alınır. Dördüncüsü Rumi takvimdir. Rumi takvimde Güneş Yılı esas alınır. Osmanlı’nın resmi ve mali işlerde kullanmak için 19. yüzyılın başında yürürlüğe giren bir takvimdir. Beşincisi bugün kullandığımız miladi takvimdir. Milat, Türkçesi başlangıç demek olan takvim sanıldığının aksine kökü eski Mısır’a kadar uzanan, Güneş yılını esas alan bir takvimdir. Cumhuriyet’in ilanından üç yıl sonra 1926’da kullanılmaya başlandı.

Takvim olayları zamansal bir döngü içinde numaralandırarak yazılı hale getirmeye yarar. Böylelikle geçmişle bugün kıyası yapılabilir. Verimlilik/verimsizlik ölçüsü bu yolla görülür hale gelir. Bu aklın işleyişini gösterir ve zamanın kayıt altına alınmasını sağlar.

Gelelim Şubat ayının cüceliğine..

Roma imparatorluğunun kurucusu Romulus döngüsel çizelge isteğiyle bugün takvim dediğimiz ilk takvimin yapımını emretti. Ocak ve Şubat ayları bu takvime girmemişti. Ya aylara yayılmış gün sayısı artacak yada yeni ay eklenecekti. İmparator Numa iki yeni ayı, Ocak ve Şubat’ı takvime ekletti. O dönemde yılbaşı Mart ayındaydı. Ocak ve Şubat ayları da kuyruğa eklenerek yılın son iki ayı oldular. Bugünde Avrupa ve Kıta Amerika’sı dillerinde aynı biçimde kullanılan ve Türkçe anlamı arınma demek olan ve arınma tanrsı Februus’tan kaynaklanan februare’den “Febriarius”, o zamanlar 30 çeken son ayın ismi oldu. Yeni düzende bir yıl 365 gün 6 saatten oluşuyordu. 6 saatlik fark yıl yıl birikip 4 yılda bir 366 gün oluyordu. 365 gün 12 aya bölündüğünde eşit sayıda bölünemediği için bazı aylar 30 bazıları 31 gün olarak belirlenmişti. Jules Sezar’ın imparatorluğu zamanında yılın son ayı “Febriarius” 29 gündü. Jules Sezar 31 günlük Temmuz ayına kendi adını verdi, ayın adı “July” oldu. Ardından gelen imparatorlardan Sezar’ı kıskanan Augustus Temmuz’dan sonraki aya adını verip, 30 gün olan ay için “Sezar’ınki 31 oluyor da benimki neden 30 oluyor” diyerek 31 güne çıkardı. Astronomlar yılın son ayı febriarius’tan bir gün eksilttiler. Bizdeki adıyla Şubat bu yüzden 28 çekmektedir. Milattan önce 40 yılında o güne kadar 1 Mart olan yılbaşı 1 Ocağa alınınca yılın son ayı Şubat, yılın ikinci ayı oldu.

Şubat’ın neden 28 çektiği konusunda annemden bir söylence dinlemiştim. Mart bir vakitler 30 çekermiş. Nisan ayına gitmiş bir gün istemiş. Nisan bende fazla gün yok diyerek Mart’ı göndermiş. Mart Mayıs’a gitmiş, ben güllerin ayıyım, güllere kıyamam deyip Martın isteğini geri çevirmiş. Mart çaresiz bir gün eksik olan Şubattan gün isteyince Şubat ha bir eksik ha bir fazla, nasılsa fark etmez diyerek Mart’a o bir günü vermiş. Onun için derler ki soğuk günlerden gün aldığı için Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırırmış.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Aydın Göle - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.